yalnızlık paylaşılmaz!

yalnızlığın adı nasıl kondu bilinmez. o kadar kalabalıklar içinde, her geçen gün inadına büyüyen bu ellerle kirlenmiş saçlarının arasında dolaşırken farketmek yalnız olduğunu. o nereden geldiği bilinmeyen haliyle.

sadece allah'a mahsus olduğu sanılan gerçekliğiyle karşında duran, çoğu zaman siyah bazen içine atılmış beyazlarla grileşen, ama aslında bakana göre değişebilecek o yalnızlıktan, sonsuz vadelere yatırılmış hesaplardan kalan yalnızlıktan.

arkaya hiç bakmadan, kimleri, nasıl kaybettiğini düşünmeden, yalnızlığın zevkini çıkarmak, yalnızlığı ne kadar taşıyacağını düşünmek, yalnızlığın seni ne kadar yalnız bırakmayacağını görmek. bilmek. hissetmek. sadece kendin olabileceğini düşünmek. başkaları için maskeler takıp çıkarmayacağını keşfetmek. en güzelleridir yalnızlık zamanının.

kalabalıkta kulaklığını takıp, kimseleri görmeden, duymadan yürümek. sonbahar yapraklarıyla giden sevgili için, içinden bir şarkı söylemek. ''yağmurla gelen'' sevgilileri düşlemek. o yağmurun kokusunu sonuna kadar içine çekmek. kendini, kendiyle inkar edenleri gözlemlemek. yağmuru koklamak yerine parfümünü koklatmayı sevenleri sevmemek. taktıkları boyalı maskelerin arkasına sakladıkları, o göz bebeklerinden fırlayan 'yalancıyım ben' bakışlarını sezmek. o bakışlarını gördüğünü farkedip seninle sabahlara kadar sevişmelerini beklemek. 'bir sen anlıyorsun beni' deyişlerini duyup içinden hassiktir çekmek.

çok yalnız kalmak, hep yalancı olmaktan iyidiri bilip bunu seçmek. hep zor olanı. en zor olanı seçmek.

kimseler yanaşmasın. ben yalnızım... ben yalnızım... yalnızım.


0 yorum:

Yorum Gönder

kamera stop..!

''yalnızlığıma kapalı gişeyim..!''

İzleyiciler

arşiv