dört

bir acı ifadesidir.

bir şarkıya takılmışsan
; o an seni en iyi o anlatıyor diye düşünüyorsan, kaybetmekte olan ve bunu sonuna kadar hakettiğini düşünüyorsa ruhun, kaybedeceksin. hayat işte tam bu aslında kaybedeceğini bilmek. bunu bilerek sahte duygulardan arınmak. dört vakte kadar çok sevdiğin birinin öleceğini bilmek. ve o öldükten sonra senin ne yaparsan yap mutlu olamayacağın. olamayacaksın.

her telefon çaldığında
; önemsendiğini düşünmek. ne kadar masum bir duygu senin için. o an birinin aklındasın ve senin sesini duymak istiyor birisi. evet tam da o an işte. senin yaşamanın bir anlamı var. öyle inandırıyorsun kendini. duymak istediklerini duymuyorsun sonra. hani hiç birşey beklemiyordun lan bu hayattan. hani ufak şeylerle mutlu olup kendini kandırmıyordun. hani kimse skinde bile değildi. o telefonu açarken bile kandırmayacaksın kendi. kim olduğunu görmeden önce de, gördükten sonra da. kimse için yaşamıyorsan, kimse de senin için yaşamıyor. herkes bir baltaya sap olmak istiyor. sen ise sap olarak kalmak için uğraşıyorsun. kalacaksın.

ah kaybolan
; el değmemiş ruhun mu? evet ya ta kendisi. kimse giremedi o ruhuna. ne annen, ne baban, ne sevgilin.. kimse giremedi. peki ya sen kimin ruhuna girdin? gerçekten birini anlayabildin mi? kendi ruhun kir tutmamış, tertemizdi. diyorsun ya el deymemiş diye belki de kimseye elletmediğin içindir o ruhunu. işte bundandır o yerini dolduramadığın çocukluk. hep çocuk kalma isteğin. çocuk kalamayınca üzülmen. bundan sonra çocuk olamayacağını öğrenince hayıflanman. ne kadar masumdun değil mi çocukken. ne kadar sendin o. şimdiki sen, sen değilsin aslında. hayat seni bu hale getirdi. sevme, sevilme duyguları o el deymemiş çocukluğunda sen bıraktın. bırakacaksın.

her gece yattığında; uyuyamıyorsun. bir sağa, bir sola dönüyorsun. sırt üstü, yüz üstü... hani o sığınmak için seçtiğin yer olan rüyaların bile yüz üstü bırakıyor seni. sevgili dediğin insanın yerini yeni bir sevgili dediğin insan alıyor. hani aşk bir kere olurdu lan. kaçıncı bu. sende bilmiyorsun. düşünüyorsun hangisi diye. ve herşeyi unutup uyumak istiyorsun ya. uyuyamayacaksın.

her aynaya baktığında; yüzün yabancılaşmaya başlıyor sana. saçın, sakalın uzamış oluyor her baktığında. sonra niye bu kadar az bakıyorum diyorsun. komplekslerin mi? hayır. o aynaya baktığında kendi içinde yerini dolduramadığın çocuktu çünkü gördüğün. arkanı dönüyorsun sonra. sırtına bakıyorsun. baştan aşşağı yaralar bağlamış. kimisi kurumuş kabuk bağlamış. bunlar nasıl bu hale geldi diyorsun. aynaya bakmadığını hatırlayıp, ağlıyorsun. ağlamak o kadar kolay bir şey değil halbuki senin için. aldanmakta kolay değildi dimi? ama hem aldanıyor, hem ağlıyorsun. ağlıyacaksın.

sonra kendi kendine bağırıyorsun, köpekler gibi bağırıyorsun. istemeden, en mutlu anında bile bunları bağırırken gözlerinden yaşlar geliyor. istem dışı. için acıyor çünkü. o en mutlu anıma sokayım diyorsun. ağlaya ağlaya, bağıra bağıra söylüyorsun. söyleyeceksin o bomboş boşvermiş bünyenle. kaybettiğin insanların dönmiyeceğini biliyorsun. saate bakıyorsun, saate de küfür ediyorsun. gene mi dört ulan diyorsun. sonra anlıyorsun. acıdan başka dermanın yok. sen boşvermiş bünyesin. o bağıra bağıra, ağlaya ağlaya söylediklerini tekrarlıyorsun:

görmüyor musun
kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
hiç bir zaman geri dönmüyor
kaybettiğin onca insan
saat dört olmuş arıyorsun çaresini; hüznün, kederin
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin..

1 yorum:

josephine dedi ki...

Uyandım
Saat üç, dört, beş
bana hiç farketmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık
kalan umutlarımdan birini seçip
hepsini hepsini hep kaybettim

Yorum Gönder

kamera stop..!

''yalnızlığıma kapalı gişeyim..!''

İzleyiciler

arşiv